Siyaset yönetme sanatıdır. Politika ile iç içedir. Bazıları politikayı benimsemezler. Politika daha ziyade halkı etkileme sanatıdır. Politika yaparken halkı etkileyebilmek için yalan konuşmanızda bir sakınca görülmez. Yunanca bir kelimedir. Çoğu siyasetçi siyaset yaptığını iddia eder ama bal gibi politika yapar. Eylemleri ile söylemleri birbirine uymaz. Yani söylediklerinin arkasında durmaz. Halk ta tepki olarak siyasetçilere giydirir. Bazen de, kendi siyasi düşüncesinin iktidar olmadığını gören zümre, siyaseti ve siyasetçiyi halkın gözünden düşürmeye çalışır. Siyasetçi de yaptığı kötü uygulamalarla buna çanak tutar.

Bu girizgahtan sonra, yaklaşan yerel seçimlere doğru siyasetin nasıl ısındığına bir göz atalım. Siyasi partilerde hummalı bir hareketlilik var şu günlerde. Şu anda aday adaylıkları sürecindeyiz. Bundan sonra ise adaylık süreci ve adayların yarış süreci başlayacak.

Gerek aday adaylığı, gerekse adaylık sürecinde olması gerekenle olanları biraz irdelemek istiyorum. Siyaset tatlı bir rekabet çerçevesinde yapılmalı. Her siyasi parti veya siyasetçi kendi projelerini ortaya koymalı. Bu projelerin uygulanabilirliğini halka anlatmalı.

Bu projeler ayakları yere basan projeler olmalı.

Fi tarihinde bir siyasetçiye sordular. Sen seçimi kazanırsan bu beldeyi nasıl yöneteceksin? Verdiği cevap’’DÜRÜSTLÜKLE’’ oldu. Peki, bir kelime ile o koca belde yönetilir mi? Bana göre yönetilir. Yönetildiği kadar yönetilir. Siz dürüst ve iyi niyetli olursanız Allah ( c.c. ) size yardım eder. Gerçekten de sorunun muhatabı o beldeyi çok güzel yönetti. Hatta destanlar yazdı. Mimar olabilirsiniz, mühendis olabilirsiniz, hatta iyi bir şehir planlayıcısı olabilirsiniz. Ancak dürüst olmazsanız, doğru düzgün bir yönetiminiz olmaz.

Yukarda olması gerekenleri siz okurlarımı fazla yormadan izah etmeye çalıştım.

Sahaya indiğiniz zamanda, siyaset arenasında olanların hiç  te olması gerektiği gibi olmadığını görüyoruz. Bırak rakip partileri, aynı partinin adamları birbirlerine düşmanca davranıyor. Rakip gördüğü kişilerin ipliğini pazara çıkarmak için her türlü şantaj ve karalama yoluna gidiyor. Hatta tehditkâr davranıyor. Hatta rakibini öldürme yoluna gidiyor. Bilhassa muhtarlık seçimlerinde ölümle sonuçlanan olayları sosyal medyadan izliyoruz.

Son zamanlarda bir de rakibini alt etmek için FETO yaftası iyi pirim yapıyor.

Eğer bir politikacı bir yere göz koymuşsa önce o alanı boşaltıyor veya boşalttırıyor. Orası geçekten şaibeli bir yer olabilir. Orayı işgal eden de şaibeli olabilir. Bunu devletin istihbaratı araştırır. Hukukun önüne getirir. Gereği yapılır. Ama bunu siyasi çıkar amaçlı kullanırsa birileri, bu doğru olmaz. Hele hele devlet büyüklerini yanıltarak bu işi yapanlar varsa bu kabul edilemez.

Şimdi 17 -25 Aralıktan önce şaibeli olanlar ve 15 Temmuzda dik duruş sergileyemeyenler bu alanı doldurmaya çalışıyor. Bu fırsatçılıktır. Bu dürüstlük değildir. Siyaseten bir göreve talip olanlar dürüst ve liyakatli olmalılar. Bunun yanında dik duruşlu olmalılar. Yaptıkları yapacaklarının teminatı olmalı. Yapmadıkları yapamayacağının delili olmamalı. En azından 15 Temmuz şehitleri kadar cesur olmalılar. Adayları belirlemede karar vericiler bu hususa özen göstermeli. Yoksa bu milleti dikkate almadan karar verirlerse, 24 Hazirandan daha kötü bir tablo ortaya çıkar. Millet kimin ne yaptığını, ne zaman nerede durduğunu hangi zamanlarda hangi şahıslara yalakalık yaptığını çok iyi biliyor. Gerekirse bu, bir bir ortaya konur.

Ülkemiz feleğin çemberinden geçiyor. Yedi düvele karşı bir savaş veriyor. Bu savaşta, dik duruşlu, tüm kötülüklerle, yolsuzluklarla mücadele edecek bir nefere ihtiyaç var.

Peki, olması gereken olmuyor da bunlar niye oluyor. İnsan bu. Onun olduğu yerde her türlü iyilik ve kötülük olacak. İnsanlığın serüveni bu.

Hoşça Kalın