CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Ordu Milletvekili Seyit Torun Ünye ilçe teşkilatına ziyarette bulundu. Ziyarette oldukça kalabalık partili ve vatandaş topluluğunun ilgisi ile karşılaşan Seyit Toruna ,ilçe Başkanı Ali Yalçın çiçek verdi ve ziyaretten dolayı memnuniyetliklerini belirti.
CHP Ünye İlçe Başkanı Ali Yalçın
Hakikaten hem heyecanlıyım, hem de Cumhuriyet Halk Partisinin büyük bir ivme kazandığını da gördükçe çok gurur duyuyorum. Sayın Vekilimizi artık biz Türkiye’ye emanet ettik. Bütün Cumhuriyet Halk Partili belediyelerin yükü omuzlarındadır. Sayın Ordu İl Başkanımız ile beraber biz ilçeler onun yükünü ne kadar azaltabilmek için mücadele vereceğiz. Ben yeni görevinde Sayın Başkan Yardımcımızı kutluyor ve kendilerine yeni görevlerinde başarılar diliyorum.
CHP Ordu İl Başkanı Avukat Atilla Şahin
Hepinizin evladı,Ordu’nun gururu olan Sayın Vekilimizi bu sefer Genel Başkan Yardımcısı olarak burada hep beraber ağırlamaktan ben bir ev sahibi sıfatı taşıdığım için çok mutluyuz. Elbette önümüzdeki günlerde Sayın Genel Başkan Yardımcımıza çok önemli görevler düşüyor. Bu çok ağır bir sorumluluk ama hepimiz biliyoruz ki bugüne kadar yapmış olduğu görevlere nasıl başarılı olmuşsa bundan sonraki görevlerinde de çok daha başarılı olarak Ordumuzu en iyi biçimde temsil edecektir. Ben hemen bir konuya değinmek istiyorum. Özellikle son günlerde AKP’li yöneticilerin, belediye meclis üyelerinin, il ve ilçe başkanlıklarının Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ile ilgili yaptıkları eylemler ile ilgili bir kaç söz söylemek istiyorum. Biliyorsunuz ki gerek kurultay, gerekse grup toplantısı sırasında Sayın Genel Başkanımız Cumhurbaşkanı ile ilgili bazı açıklamalar yapmışlardır. Bu açıklamaları biz bir siyasi partinin ya da bir siyasetçinin eleştirisi biçiminde değerlendiriyoruz. Ancak içerisine bulunduğumuz durum nedeniyle AKP’li yöneticiler ülkenin içerisinde bulunduğu durumu hepimiz çok iyi biliyoruz. Doğu ve Güneydoğu’da inanılmaz bir savaş ortamı yaşanmaktadır. Bu savaşın adı bile konulamıyor. Televizyonda izlediğimiz zaman acaba burası Türkiye mi? Yoksa bir Orta Doğu ülkesi mi? Diye hepimiz düşünüyoruz. Bunu bu uruma getiren zihniyet bugünkü zihniyettir. Bugün ekonomik dar boğaz içerisinde yaşayan esnafımız, işçimiz, köylümüz birazdan Genel Başkan Yardımcımız bu konuar ile alakalı açıklamalar yapacaktır. Şunu çok iyi biliyoruz ki ülke çok kötü durumdadır. AKP’li yöneticiler de bunun çok farkındadır. Bu durumu örtbas edebilmek adına bir algı yaratmaya çalışıyorlar. Bu algının adı da bir takım şikayet dilekçeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıklarına Genel Başkanımızı hakaret ediyor diye şikayet ederek bir algı yaratıp biraz önce anlattığımız bütün bu olayları bir örtbas etmeye çalışıyorlar.
Şunu unutmamalıyız. Ben bir hukukçu olarak zaten bunu çok iyi biliyorum. Genel Başkanımızın yaptığı hakaret değil sadece siyasal bir eleştiridir. Çünkü söyledikleri gerçekten de Genel Başkanımızın tarif ettiği gibidir Sayın Cumhurbaşkanının. Biz bunu çok iyi biliyoruz. Ama şu bir gerçek ki Genel Başkanımızın söyledikleri tamamen bir eleştiri sınırları içeriinde yer alan bir durumdur. Cumhuriyet Hak Partisi kurulduğu günden bu yana demokrasinin öncüsü olmuş ve özgürlüklerin en yılmaz savunucusu olan bir partidir. Bu parti kurulduğu günden bu yana Kurucu Genel Başkanımız Atatürk’ten devam ederek İsmet İnönü, Sayın Bület Ecevit ve Erdal İnönü gibi bir sürü değer ile siyaset adamının ne kadar nezaket ve zerafet içerisinde siyaset yaptığını herkes çok iyi bilmektedir. Aynı gelenekten gelen Sayın Kemal Kılıçdaroğlu da bugüne kadar hep bu zerafet ve nezaket içerisinde davranmıştır. Yapılan her türlü eleştiri tamamen siyasi sınırlar içerisindedir. Bu nedenle de yapılan bütün bu eylemleri şiddetle kınıyoruz. Yapılan bu şikayet dilekçeleri tamamen algı yönetimidir. Asla ve asla bir doğruluğu yoktur. Ama şunu herkes çok iyi bilsin. Biz bugüne kadar hep mazlumun yanında olduk. Biz bugüne kadar hep özgürlüklerin peşinde olduk. Bundan sonra da olmaya devam edeceğiz. Bizi asla yıldıramazlar. Asla da susmayacağız.
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Ordu Milletvekili Seyit Torun
Türkiye gerçekten çok kötü yönetiliyor. Bu kötü yönetim maalesef kendine bir mazeret, kötü yönetimin üstünü kapatmak için farklı algıların ve gündem değiştirmenin peşindeler. Sayın Genel Başkanımızın bir ifadesini sanki hakaretmiş gibi her yere algılatılmaya çalışıyor. Halbuki kendisi her gün ağzını bozuyor. Biz Sayın Cumhurbaşkanına şunu telkin ediyoruz. Siz anayasanın üzerine yemin ettiniz. Dediniz ki ben tarafsız kalacağıma, bütün siyasi partilere aynı mesafede olacağıma namusum ve şerefim üzerine yemin ediyorum dediniz. Bizim beklentimiz ettiğiniz yemine lütfen sadık kalın. Bu ülkenin en üst yöneticisi ve makamı olarak o makamın saygınlığını koruyun.
O makamın güvenilirliğini koruyun.
Ama Sayın Cumhurbaşkanı hepinizin bildiği gibi bir siyasi partinin genel başkanından öte davranıyor. Anayasayı ihlal ediyor. Bunu da normalmiş gibi kabul ettirmeye çalışıyor. Bugün Başkanlık hayali var. Cumhurbaşkanlığı yetkilerini aşıp bir padişah gibi davranan bir yönetim yarın Başkanlığa geçtiğine neler yapabileceğini sizler düşünün.
Bakın Kaymakamlara talimat veriyor. Yasa tanımayın ne gerekiyorsa yapın diyor. Peki bir Cumhurbaşkanı yasaya uymazsa vatandaş ne yapsın. Vatandaş nasıl hareket etsin. Bizim sadece söylemek istediğimiz Sayın Cumhurbaşkanı’nı yetkilerini aşmamasını, anayasa ile sınırları çizilmiş olan yetkilerini aşmamasını istiyoruz. Mutlaka ama mutlaka siyaset yapacaksa Cumhurbaşkanlığı görevini bırakıp tekrar gelir siyaset yapar. Ama bu ülke mutlaka ama mutlaka demokratik parlamenter sistem ile devam edecektir. Bunu böyle bilin.
Biz 92 yıldır bu mücadeleyi veriyoruz.
92 yıldır Cumhuriyet Halk Partisi her türlü baskıya, darbeye ve zorbalığa rağmen dimdik ayakta duruyor. Biz bu ülkenin teminatıyız. Bu ülkede yanlış yapılan her şeyin karşısındayız. Doğrunun da her zaman yanındayız. Biz istiyoruz ki bu ülke de herkes barış, huzur ve kardeşlik içerisinde yaşasın.
Bugün gelişmiş olan ülkelerin hepsinin ortak paydasına bakın. Kişi başına düşen milli geliri 30 bin doların üzerine olan refah seviyesi yüksek olan bütün ülkelere bakın. Hepsinin ortak paydası demokrasi, hukuku ve özgürlüğü yerleştirmişler. Gelişme ve büyüme böyle olur. Ama tek adam yönetimi ile yönetilen ülkelere bir bakın. Hepsinin durumları ortadadır. Biz o karanlık günlere geri dönmek istemiyoruz. Başkanlığı sempatik ve diğer ülkelerdeki uygulamalarını haklı gerekçe göstererek bu ülkede ne olduğunu bilmediğimiz hala kendilerinin bile tarif edemediği bir Başkanlık Sistemi ile bu ülkeyi maceraya sürükleyemeyiz. Çünkü bugüne gelene kadar çok emek ve mücadele verdik.
Onun ışığı ile devam ediyoruz
Bugün aynı zamanda Abdi İpekçi’nin 37. ölüm yıl dönümüdür. . Allah mekanını cennet eylesin. Onu da rahmetle anıyoruz. Ama ne yazık ki bugün basın baskı altındadır. Basın artık tamamen sindirilmiş ve yandaş basın dışında hiç kimsenin yaşama sansı yok. Malumun ilanını dahi haber yaptığımızda Sayın Cumhurbaşkanı beğenmiyorsa savcılara talimatı ile bu ülkede yargılanıp hapis cezası alabiliyorsunuz. Bunu en yakın örneğini Erdem Gül ve Can Dündar’da yaşıyoruz. Geçmişte insanları Balyoz, Ergenekon dediler. Birçok ad altında hapis ettiler ve 5 yıl mahkumiyet yaşattılar. Sonrada pardon bizim hanerimiz yoktu yanlışlıkla oldu dediler. Hayatları hep pardon ile geçiyor. Ama bedelini biz ödüyoruz. Yarın bu iş için de özür dileyecekler. Bu iş için de hata oldu diyecekler ama bedeli bizler ve bizim gibi düşünenler ödüyor.
Artık bu ülkede maalesef her şey Sayın Cumhurbaşkanı’nın iki dudağı arasındadır. Sayın Başbakan zaten onun talimatlarını uyguluyor. Kendisi zaman zaman çıkış yapıyor. Bazı doğruları söyleyecek gibi oluyor ama maalesef o fırsatı ona vermiyorlar. Tekrar fabrika ayarına geri dönüyor. O yüzden hep birlikte çalışmak zorundayız. Ülkemizin gerçeklerini her yerde paylaşmak zorundayız. bunları bir Genel Başkanın, bir İl Başkanının, bir İlçe Başkanının veya benim söylemem yetmiyor. hep beraber yer yere dillendireceğiz.
.Dış politikada geldiğimiz nokta malumdur
Sıfır sorun dediler. Ama sınırlarımızda hiç dost ülke kalmadı. En büyük ihracat yaptığımız ülkeleri kaybettik. 2 veya 3 yıl önce Suriye sorununu Ankara’da tarafları toplayarak biz müdahale olup çözelim ve masaya biz oturtalım dedik. Sayın Genel Başkanım o zaman davet yaptı. Siz ne biliyorsunuz diyerek ellerinin tersi ile ittiler. Şimdi bildikleri ortadadır. Cenevre’de konferans var. Biz muhatap değiliz. Ruslar ve Suriyeliler Türkmenlerin başına bomba yağdırıyor. Hani siz Türkmenlerin hakkını koruyacaktınız. Sizi kale alan bile yok. Efendim PYD katılmamış. Avrupa’daki PYD’nin uzantışı şu anda masada. Biz maalesef bize söyledikleri kadar biliyoruz. Bu ülkede birçok şey gizleniyor. Birçok şey kapalı kapılar ardında pazarlık ile yapılıyor.
Ben O Günkü Kamu Görevlilerini İhbar Ediyorum
Her gün şehitlerimizle karşı karşıyayız. İçimiz yanıyor. Geçmişte Oslo ile başlayan bir süreç Dolmabahçe’de imza ile devam etti ve bugün maalesef onun acısını çekiyoruz. Ben o süreçte, çözüm süreci içerisinde görevini yapmayan kamu görevlileri için suç duyurusunda bulunmak istiyorum. Gerçekten onların gözleri önünde ‘süreç devam ediyor’ diyerek dağdaki terörist şehirlere indi, bina altları bodrum katlar cephaneliğe dönüştü. O günkü kamu görevlilerini ihbar ediyorum. Siz nereyi ve kimi yönettiniz. Bugün bir su arızası için bir çukur kazılsa herkes farkında oluyor ve şikayetler geliyor. Sayısız çukurlar açıldı siz neredeydiniz? Tabi bizi takip etmekten onları takip edemediniz. Bu sorumluluğun altından kalkamazlar. Bu ülkeye ve topluma hesap verecekler. Bir an önce orada akan kanı dururmak zorundalar. Terör ile pazarlık asla olmaz. Biz insan kanından ve canından siyaset yapılmasına karşıyız.
Hepimizin temel sorunu fındığımız. 12 TL ile başladı. Biz de 15 TL olacak herhalde dedik. Borçlarımızı ve alacaklarımız ona göre hesap ettik. Ama evdeki hesap çarşıya uymadı. Bugün fındık maalesef 10 TL’nin altına düştü. Hep beraber fındığımız satmayıp muhafaza edersek rekabet edebiliriz diye düşünüyorduk. Ama maalesef 200 bin ton emanete bırakıldı. Avrupa’da ben zaten %70’ini aldım. 200 bin ton da emanette var. Firene bastı duruyor. İşte burada devlet evletliğini yapacak. Bu ülkeyi yönetenler sorumluluğu üzerine alacak ve Avrupa’nın oyununu bozacak. Diyecekki benim üreticimi ezemezsin. Ben Fiskobirlik ve TMO’yu devreye sokuyorum. Piyasadaki arz fazlası fındığa talibim dediği anda bakın neler olacak. Ama onları yürekleri halktan yana değil ki onların yürekleri rantiyeden yanadır. O yüzen hükümeti, Tarım ve Maliye Bakanlıklarını göreve çağırıyorum.