Milletvekili Adıgüzel, “Çok yüksek sayıda pozitif vakalar var etrafımızda. Geçen sene yüksek rakamları saklıyorlardı şimdi de yüksek rakam oluşmasını engelliyorlar. Ne yapıyorlar biliyor musunuz? Test yapmıyorlar” dedi.
Adıgüzel, “Geçen yıl yapılan testlerdeki yüksek pozitif oranları saklayan bir hükümet vardı. Yani öncelikle sağlık hesabı yapılmıyordu, salgın hesabı da yapılmıyordu, sandık hesabı yapılıyordu. Daha sonra ortaya koyduğumuz rakamlarla adeta Sağlık Bakanı’nın yalanlarını ifşa edince bu yıl farklı bir yöntem izliyorlar. Çok yüksek sayıda pozitif vakalar var etrafımızda. Geçen sene yüksek rakamları saklıyorlardı şimdi de yüksek rakam oluşmasını engelliyorlar. Ne yapıyorlar biliyor musunuz?
Test yapmıyorlar. Test sayısını ve test yapılan merkezlerin sayısını sınırlayarak test yapma kriterlerini küçülterek vakaları sınırlıyorlar. Burada Tüm Türkiye’ye de uyarı yapmak isterim. Şu anda rakamlar geçen senenin vakaların en yoğun olduğu dönemim en az 10 katı. Etrafımızdan, hekim arkadaşlarımızdan, kendi parti grubumdan, örgütlerimizden, komşularımızdan biliyoruz. Kendi çalıştığım hastaneden biliyorum. İnanılmaz bir rakam var şu anda. Bu rakamları Dünya Sağlık Örgütü’ne bildirmeyerek ülkede tek adam yönetiminin ülkede sağlığı bile ne konuma getirdiğini konusunda yani insanların anayasada sağlık hakkını kullandırmamaktan öte bir de bilgi kirliliği, bilgi gizliliği üzerinden bilim insanlarını bunun üzerinden çalışıp da hizmet etmesini de engelliyor. İnanılmaz bir durumla karşı karşıyayız” diye konuştu.
DOKTORLAR SORUMLU TUTLUYOR
Adıgüzel sözlerinin devamında, “Şimdi hekimlerin ve sağlık çalışanlarının geldiği nokta ortada. Siz meclis olarak bir karar çıkartıyorsunuz oy birliğiyle. Biz de içindeyiz. Kemal bey de oradaydı. Hekimlere bir maaş ve emeklilik düzenlemesi yaptık. Oy birliğiyle çıktık. Daha içeride imzası kurumadan yukarıdan gelen beyefendinin talimatıyla Türkiye Cumhuriyeti’nde ilk defa bir meslek grubuna verilen düzenleme geri çekildi. İşte hekimlerin orada katledilmelerini görüyorsunuz. Sağlık çalışanlarını, bütün sağlık sorunlarının merkezine oturtan hastaya hekime hedef gösteren üst üste cümlelerini sayın Erdoğan’ın koyun yani bugünkü gelinen noktayı size özetler. Yani bir tane üniversite diploması ortaya koyamayan bir kişi, iki tane üniversite diploması olan kişiyi aşağı görüp “ben ona iğne bile yaptırmam” noktasından buralara geldik. “Doktorlar halkın hizmetkarı olacaksınız. Eğer bunu yapmazsanız hesabını da biz beraber sorarız”dan buraya geldik. Yani hastanelerde konulan hasta hakları birimleri de dahil hiç bir şey sağlığın gerçek manada yürümesini ve sağlık kalitesini ölçmüyor. Sadece orada popülist amaçlarla, siyasi amaçlarla koyulmuş bazı üniteler var.
Hastaya şunu söylüyor, buradaki sorunun kaynağı doktor. Bulunamayan ilacın, bulunamayan tıbbı malzemenin, yapılamayan, verilemeyen randevunun sorunu bile doktor oluyor. Mesela siz diyorsunuz ki; ekonomide Türkiye’de açlar var diyorsunuz. Erdoğan çıkıyor diyor ki; Türkiye’de aç nerede kardeşim? Şimdi orada deniyor ki; randevu yok muayene olacağım ya da ameliyat olacağım sıra yok diyor mesela. Erdoğan çıkıyor neredeymiş kardeşim deyince vatandaş şunu zannediyor. Ya Erdoğan poliklinikte muayene sırası var. Ameliyatta var, ilaç da var, araç gereçte var. Yalanı doktor söylüyor.
Doktor bilerek bu işi yaptı. Sorunun kaynağını doktora atmak çok kolay bir yöntem. Bu şekilde doktor cinayetleri oluyor. Cinayet olduğunda bile Sağlık Bakanı’nın Twitter’da paylaştığı yazı aynen şu: “Diyor ki bir doktor arkadaşımız yine bir sağlık görevlisi olan güvenlik görevlisi tarafından öldürüldü kendisi de bu arada öldü” diyor. Adeta azıcık daha zorlasa aynı hastane içerisinde bir problem nedeniyle tartışan iki sağlık görevlisi işi silahlı çatışmaya götürdü, ikisi de öldü diyecek. Babasının bile savunamadığı bir psikopata katil demekten bile imtina ediyor. Neden biliyor musunuz? Çünkü doktorun orada ne kadar bir savunmasız öldüğünü başka bir şekilde açıklamaya çalışıyor” dedi.