Hayatımın Terapisi: Ergoterapi

SDDFRGTH

Ergoterapi nedir, ne iş yapıyorsunuz, kaç yıllık bir bölüm gibi sorularla ne kadar çok karşılaşıyoruz. İşte ben de bu soruların cevaplarını sizlerle paylaşmak istiyorum.

Aslında ergoterapi kişinin günlük yaşamına küçük dokunuşlar yaparak fiziksel ve psikolojik olarak onu hayatla birleştirmeyi amaçlamaktadır. Yani ergoterapi, kişi merkezli bir yaklaşım ile bireyin temel ihtiyaçlarını anlamlı ve amaçlı aktivitelerle bağımsız bir şekilde yapabilmesini sağlamaktadır. Üniversitelerde 4 yıllık sağlık bilimleri fakültesi lisans bölümüdür. Ergoterapi bölümü okuyanlar Ergoterapist unvanı ile mezun olurlar. Bu bölüm günümüzde tam olarak bilinmese veya yeni yeni duyulsa da  özellikle özel gereksinimli bireylerin hayatını kolaylaştırmada bizlere çok yardımcı olmaktadır. Çalışma alanları; Pediatri, Geriatri, Nörolojik hastalıklar, Serebral Palsi, Otizm, Spina Bifida Doğum Sendromu, Hemipleji gibi tanılarda oldukça geniş bir yelpazeye sahip olup çocuktan yetişkine her yaş grubuna hitap etmektedir. Ergoterapi kelimesini ilk defa duyan ve şaşıran ne olduğunu bilmeyen herkese bıkmadan usanmadan anlatmalıyız. Toplumda Ergoterapistlere ihtiyacı olan çok sayıda birey bulunmakta ve bu bireyler bölümün içeriği hala bilinmediği için belki de yaşadığı problemlerle başa çıkmakta zorlanmaktadır. İşte Ergoterapistler de bireyin günlük yaşam aktiviteleri, (kıyafet giyme-çıkarma, yemek yeme, diş fırçalama, ayakkabı bağcığı bağlama) özbakım, ince ve kaba motor becerileri, denge-vücut farkındalığı gibi birçok alanda hayatını kolaylaştırmayı hedeflemektedir. Okuduklarınızdan sonra kafanızda acaba benim çocuğumun, yakınlarımın Ergoterapiye ihtiyacı var mı şeklinde soru işaretleri oluşabilir. Bu soru işaretlerini daha doğru bir bakış açısıyla somut bir örnek üzerinden izah etmeye çalışalım. Aslında insanlar, bitki gibidir. Örneğin evde bir çiçeğiniz olsun her gün onu sulamak, bazen konuşmak, sevdiği bir yerde güneş ışığında en özverili şekilde bakmak ve onu büyütmek isteriz. Bir gün bitkimiz solarsa ya da artık çiçek açmazsa bize küstüğünü, bir sorun olduğunu düşünürüz.

Bu sorunu çözmek için bazen yerini, bazen de su miktarını değiştiririz. Ama tekrar o canlılık ve güzelliğine kavuşsun diye sorunu bulana ve çözene kadar çözüm yolları ararız. Bireylerde de böyle bitki kadar naif ve düşünceli olup önce sorunun nereden kaynaklandığını bulmalıyız. “Çocuğum neden tek başına hiçbir şey yapamıyor?” “Annem bardağı tutarken neden birden yere düşürdü?”  “Dedemin elleri neden titriyor ya da babam yürürken neden birden dengesini kaybediyor?” Şeklinde birçok sorunla karşılaşılmaktadır. Önceliğimiz bu sorunların nedenini bulmak ve doğru, etkili bir tedavi programı ile bu konuları çözümlere ulaştırmaktır. Günlük yaşamımızı kolaylaştırıp yüzümüzdeki tebessümleri arttırmak için Ergoterapistlere olan ihtiyacımızı bilmeli ve buna göre yönlendirmeler yapmalıyız. Ergoterapimiz bol olsun ki hayatımız neşeyle dolsun.

Ergoterapist Zeynep Tuna

Exit mobile version