İstanbul
Ankara
İzmir
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Aksaray
Amasya
Antalya
Ardahan
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bartın
Batman
Bayburt
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Düzce
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkâri
Hatay
Iğdır
Isparta
Kahramanmaraş
Karabük
Karaman
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırıkkale
Kırklareli
Kırşehir
Kilis
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Mardin
Mersin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Osmaniye
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Şırnak
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yalova
Yozgat
Zonguldak
  1. Haberler
  2. Genel Haberler
  3. FARUK ATEŞ’İN KALEMİNDEN “BAZAR EKMEĞİ”

FARUK ATEŞ’İN KALEMİNDEN “BAZAR EKMEĞİ”

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

 

Bu günkü fırınlarda pişen normal ekmeğin adıydı bazar ekmeği. Bizim çocukluğumuzda şehre alışverişe gidilen günün adı (Çarşamba günü de olsa) Pazar idi. Ekmek’te pazardan geldiği için biz ona “bazar ekmeği” derdik.

Bizim çocukluğumuzda yediğimiz ekmek en çok mısır ekmeğiydi. Açık olan arazimize buğday ekilir azda olsa buğdayımız olurdu. Buğday ekmeğini de su değirmenine götürdüğümüz buğdaydan elde edilen undan yerdik. Daha sonraları şehirden un geldiği oldu. Birinci sınıf un yufkalık ve böreklik, o da ramazan ayından ramazana alınırdı, bayram lokumunu da anamız bu undan yapardı. Ekmek için yediğimiz un genelde ikinci sınıf biraz siyahça idi. Bu unun ekmeği de az kepekli olduğu için siyah olur, ona da “kara ekmek” derdik.

Bazar ekmeği dedim ya, babamız şehrin haftası pazardan gelince kamyonun önüne koşardık, mis gibi kokardı ekmek. Üç-beşkardeş iki ekmeği hemencecik yerdik. Köylerin bakkallarında da bulunurdu. Çuval içersinde bekletilen ekmek bir haftada geçse bozulmaz sadece kuru olurdu, bayatlamazdı. Canımız çektiğinde bakkala gider çeyrek ekmek alırdık, içersine de elli gram tahin helvası. Çeyrek ekmek, uzun ekmek ortadan ikiye kesilir, yarım ekmek de dikine kesilir ve çeyrek ekmek.

Orta okul ve lise yılların dada çok yediğimiz olmuştur Pazar ekmeği.öğrencinin ve yevmiyeli çalışan amelenin öğle yemeği yarım yada çeyrek ekmek içersine de zeytin veya helva..

Yazarken bile yer gibi oldum, o zaman ki ekmeğin tadı maalesef bu gün kü ekmeklerde yok. Bir de köy düğünlerine giden annelerimiz düğüne davete giderken “gıdık” dediğimiz kulplu küçüçük sepetlerle bir şeyler götürürler, oradan da gıdığı boş göndermezler içersine beş-altı dilim bazar ekmeği koyarlardı. Düğünden davetten dönüp gelecek anamızın, babannemizin yolunu gözlerdik sırf bu ekmeği yemek için.

Bu gün bayat diye dünkü ekmeğin yenmeyip çöpe atıldığını gördükçe içim acıyor.

O zamanın yoksulluğu, imkânsızlığı ve bu günün israfı.

Şimdi ekmekçi köye geliyor her gün kapı kapı dağıtıyor. Maalesef o geçmişte ki bazar ekmeğinin lezzeti yok, nimet nimettir, ekmeğin baş üstünde ayrı bir yeri vardır bizde, kutsaldır. Bazen büyüklerimiz evde Kur an ı Kerim üzerine bir şey koyunca kızarlardı, ancak ekmek müstesna idi.

Günümüzde bol bol olan ekmek nimetinin kadrini bilenlerden oluruz inşallah.

FARUK ATEŞ’İN KALEMİNDEN “BAZAR EKMEĞİ”
Yorum Yap
Asayiş Gazetesi
deneme bonusu