Ünye Ticaret Borsası Özel Eğitim Uygulama Okulunda, 2 Nisan Dünya Otizm Farkındalık Gününe özel etkinlik düzenlendi.

Programa  Ünye Milli Eğitim Müdürü Özgür Tokgöz, İlçe Emniyet Müdürü Ahmet Aksu, daire amirleri, okul müdürleri, öğretmenler ve veliler katıldı.

Açılış konuşmasının ardından, otizmli Kerim Şirin’in annesi Kader Mazlum Şirin’in, Otizmli Oğulcan Dalgıç’ın annesi Fatma Dalgıç’ın ve Otizmli Muhammet Bedih Koca’ın babası Volkan Koca’nın çocuklarına yazdığı mektuplar salonda duygusal dakikalar yaşattı.

Okul öğrencileri ve öğretmenleri tarafından hazırlanan etkinlikte öğrenciler ve öğretmenler, şiirler, şarkılar, işaret dili gösterisi ve video gösterimii ile salonda bulunan izleyicilere günün önemini en güzel şekilde aktardılar.

Ardından program, Ticaret Borsası Özel Eğitim Uygulama okulu öğrencilerinin resim sergisi ile devam etti.

Etkinliğin açılış konuşmasını yapan okul müdürü Ahmet Ali Tikenoğlu şunları ifade etti;

“Nisan ayı Birleşmiş Devler Tarafından Tüm Dünyada Otizm Farkındalık ayıdır. 2 Nisan ise Otizm Farkındalık günü olarak ilan edilmiştir. Nisan ayı boyunca tüm dünyada otizm konusunda bilgilendirme çalışmaları yapılmaktadır.  Otizm doğuştan gelen bir farklılık olduğu bilim insanları tarafından söylenmektedir. Doğan her 68 çocuktan birinin otizm olduğu kanıtlanmıştır. Bilim adamları otizmin gene bağlı olduğu düşünüldüğü gibi çevrenin, beslenmenin veya eğitim alanında yetersizliklerin de etkili olduğunu söylemektedir.” dedi.

Özel Eğitim Öğretmeni Berivan Polat ise sözlerinde şunları kaydetti;

“Otizmde araştırmaların teşvik edilmesi bilinmeli, erken teşhis ve tedavinin yaygınlaştırılması gerekmektedir. Otizmle mücadele eden çocuklar, erken yaşta kesintisiz yoğun özel eğitim alabildiği takdirde bu sorundan kurtulabilmektedir. Böyle bir eğitimin 3-4 yaştan önce başlaması, haftada en az 20 saat olması ve çok özel yöntemlerle yürütülmesi gerekmektedir.

Yapılan araştırmalar otizmli çocuklara verilen eğitimin uygulamalı davranış analizine dayalı olarak yürütülmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Bu demektir ki, otizmli çocuklar mutlak eğitim sistemi içerisinde yer almalıdır. Bu çocukların diğer engelli gruplardan ayıran en önemli fark, erken birey kaynaştırma ile sorunların büyük bir kısmını aşıyor olmasıdır.

Peki bizler bunların dışında neyi fark etmeliyiz ?

Otizmli çocuklarla vakit geçirmenin eşşiz bir deneyim sayılabileceğini anlatan, eğitimcilerin ve ailelerin sözlerine kulak vermeyi fark etmeliyiz. Ortak etkinliklere katılarak bu özel çocukları tanımayı, zorluklarıyla, güzellikleriyle otizimli bireylerle iletişim kurmanın nasıl bir duygu olduğunu bilmeliyiz.

Donmuşta, apartmanda varsa da okulda ve sinemada onları gördüğünüzde kendisinin ve ailesinin yardıma ihtiyacı olup olmadığını sormayı, ekmek aldığı fırında, ilaç aldığı eczanede, kurabiyelerine bayıldığı postanede, alışveriş yaptığı markette, kısacası her yerde sanki oradaymışlar gibi çalıştıklarını görmekten mutluluk duymayı, hayatta farklılıkları, deneyimleyen insanlardan olduğu ve bundan gurur duyduğu, utanmadığı, çekinmediği için onlara teşekkür etmekteyiz.

İşte  farkındalık bunlar gibi bir çok sebep için yapılabilir. Sonuçta aynı dünyada yaşıyoruz ve biz bu hayatı birlikte paylaşıyoruz. Bu günün umut vereceğini, otizimin toplumsal sorunlarının konuşulacağı ve çözüm yollarının açılacağı bir gün olacağını diliyoruz.” dedi.