eskort samsun

ÜNYENETHABER

>

Kıranlı’dan ‘Dünya Çölleşmeyle Mücadele Günü’ Mesajı

Kıranlı’dan ‘Dünya Çölleşmeyle Mücadele Günü’ Mesajı
17 Haziran 2019 - 14:37

Türkiye Teknikerler Birliği Ordu İl Temsilcisi Elektrik / Mekatronik Teknikeri Musa Kıranlı, 17 Haziran “Dünya Çölleşmeyle Mücadele Günü” nedeniyle bir basın açıklaması yayınladı.

17 Haziran Dünya çölleşme ve kuraklıkla mücadele gününde özellikle Ordu’da yaygınlaşan HES ler ile ilgili kamuoyunu bilgilendiren Kıranlı’nın doğru bilinen yanlışlara ışık tutmak için yaptığı paylaşım şu şekilde;

“Çölleşme ve kuraklık, iklim değişikliğinin etkileri ile birlikte insanlığın doğaya haksız dengesiz acımasızca müdahalesi sonrası geleceğimizi tehdit etmekte olup ortak mücadele edilmesi gereken bir sorundur. Doğa katliamına ortak olmayalım!

17 Haziran “Dünya Çölleşmeyle Mücadele Günü”

Çölleşme ülkemizi doğrudan ilgilendiren ve maruz kaldığımız çok önemli bir tehdittir. Toprakları çölleşen bir ülkenin temel sorunları açlık, susuzluk, işsizlik ve iç göçtür. Bunun sonucunda işsizlik, gelir dağılımdaki adaletsizlik artacak, çarpık kentleşme, çevre kirliliği, doğal kaynakların aşırı kullanımı ve tahribi gündeme gelecektir. Bu nedenle hep birlikte geleceğimize şimdiden sahip çıkmamız, toprağımızı korumamız gerekmektedir.

Erozyon-Çölleşme ilgili ise, bölgemizde yaşanan heyelanlar bu tehlikeyi anlatmaya yeterlidir. Ünye tabakhane deresi, cevizdere mevkiinde yaşadığımız sel felaketi dere yataklarımızın kapanmasındandır. Son olarak Aybastı da yaşanan heyelanda can kaybı olmaması bir tesellimiz olup zarar görenlere her türlü yardımları yapan Ordu Büyük Şehir belediye yönetimine teşekkür ve şükranlarımızı sunuyorum.

Gözümüz, kulağımız, sesimiz çok kıymetli basın; yatırımlar yapılacak, iş istihdam, gelir sağlanacak diye insan hayatıyla oynamak doğru değildir. “HES yapmazsak suyumuz boşa akacak, en temiz enerji budur, HES’ler ile enerjide dışa bağımlı olmaktan kurtulacağız” gibi kulağa hoş gelen sözler ile geleceğimizi çölleşmeye doğru götürüp, Ordumuzun derelerini yok etmek isteyen anlayışa karşı Ordu halkı olarak dur demeliyiz.

Bugün 17 Haziran Dünya çölleşme ve kuraklıkla mücadele gününde özellikle Karadeniz de Ordu ilimizde yaygınlaşan HES ler ile ilgili kamuoyunu bilgilendirmek, doğru bilinen yanlışlara ışık tutmak için paylaşıyorum:

HES nedir?

Hidroelektrik Santral (HES) kısaca suyun potansiyel enerjisinden yararlanarak elektrik üretilen tesistir. Suyun kullanım hakkının özel şirketlere verilmesi ve inşaatları için binlerce ağacın kesilmesi demektir.

HES ya da baraj olmazsa sular boşuna mı akar?

Hayır. Su ekosistemin vazgeçilmez bir parçasıdır ve nehirler doğduğu yerden döküldüğü yere kadar etrafındaki insanlar dahil bütün canlılara yaşam ve beslenme imkanı sunar. HES projeleri ağaçların kesilmesi, yüzey suyunun doğal akışının kesilmesi, nehir ve derelerinin akış yollarının değiştirilmesi sebebiyle yüzey sularının kurumasına, etrafındaki canlı türlerinden kimisinin ölmesine kimisinin de zarar görmesine sebep olurlar. Bakınız daha yeni Ünye de curi deresinde çok sayıda cansız balıklar kenara vurdu. Araştırma ve sonuçlarını merakla bekliyoruz. Sayın kaymakamımıza da gösterdiği duyarlılık için teşekkür ediyorum.

HES’lerin çevreye etkisi

Hidroelektrik yenilenebilir bir enerji kaynağıdır fakat yapımı aşamasında ve sonrasındaki işletim sürecinde çevreye ve insana zarar veren etkileri çıkabilir ve bu noktada sürdürülebilir olmaktan tamamen çıkmış olur.

Türkiye’deki HES projelerinin %71’inin Çevre Etki Değerlendirmesi’nden muaf tutuluyor olmasını göz önünde bulundurursak HES’lerin çevre üzerindeki etkisini düşünmeyi sizlere bırakıyorum.

Bakınız değerli Kamuoyu;

  • Öncelikle HES yapımları sırasında binlerce ağaç kesiliyor ve hepimiz biliyoruz ki ağaçlar erozyon ve toprak kaymasını engelleyen en önemli unsurlardır. Ağaçların faydası tabii ki sadece bunlar değildir; oksijen üretirler, havadaki tozu emerler, radyoaktif maddeleri emerek atmosferi temizlerler, toprağı canlı ve verimli tutarlar. Bunların yanında sayısız faydaları vardır.
  • Bazı HES projelerinde nehirlerdeki su kilometrelerce öteye borularla taşınır ve yaban hayvanları içme sularına ulaşmak için epey yol kat etmek zorunda kalırlar, mevsimsel göç sırasında güçlüklerle karşılaşırlar.
  • Yasal mevzuat gereğince inşaat sırasında çıkan hafriyat atıklarının belirlenen alanlarda depolanması gerekirken, ulaşım masrafı, zaman kısıtlaması ve denetim mekanizmalarının eksikliği nedeniyle çoğu HES inşaatlarında hafriyat dere yataklarına dökülür. Bu durum, dere yatağının dolmasına, sudaki çözünmüş oksijenin azalmasına, su sıcaklığının artışına, bunlara bağlı olarak sucul canlıların hayat kalitesinde ciddi düşüşe ve bazı durumlarda balık ölümlerine neden olmaktadır.
  • Nehirler, yer altı sularını besler. Yüzeye yakın yer altı suları ise galeri ormanlarını (nehir kenarı ve sulak alanlarda form bulan ormanlar) ve bitki örtüsünü besleyen önemli bir kaynaktır. HES işletimi nedeniyle yer altı suyu miktarı düşer. Bu durumdan nehir civarındaki bitki örtüsü ve yaşamı buna bağlı olan diğer sucul ve yarı sucul canlılar etkilenmektedir. Nehir civarındaki bitki örtüsünün bir başka işlevi, sel kontrolüdür. HES işletimleri dolaylı olarak sel baskını riskini arttırır.
  • Birçok balık ve omurgasız canlı türü normal davranışı gereği, hayatlarının belirli dönemlerinde nehir boyunca uzun ya da kısa mesafeli göçler gerçekleştirir. Nehirlerdeki göçlerin en yaşamsal olanı, balıkların yumurtlama göçüdür. HES’lerin bir bileşeni olan regülatörler (su toplama yapıları), sucul canlıların nehir boyunca hareketini kesintiye uğratırlar. Üreme tamamen aksarsa, bu durum balık türünün o nehir habitatından tamamen kaybolmasıyla sonuçlanabilir.

Şimdi bu yazdıklarımdan sonra şöyle bir geriye doğru bakalım, dereleri, doğal güzellikleri, yeşiliyle mavisiyle eşsiz bir doğal nimetlere sahip Ordumuzda derelerimizde, tarımsal ürünlerimizde, bitki örtüsünde, balık ve diğer canlı türlerinin yok olması vs nedenler nedir? 

Evet, bunca olumsuz düşünce ve eleştiriler karşısında, su kadar hayatın vazgeçilmezi olan enerji… Peki, enerji ihtiyacımızı nasıl karşılayacağız?

Türkiye yenilenebilir enerji potansiyeli açısından oldukça zengin bir ülkedir. Fakat Türkiye’de elektrik üretiminde yenilenebilir enerjinin payı yalnızca % 20’lerdedir. Bu %20’nin %90’ı hidroelektrikten karşılanıyor. Ne yazık ki Türkiye’de yenilenebilir enerji denince akla ilk gelen hidroelektrik santralleri oluyor. Fakat ülkemizde, biyokütle, rüzgâr, biyogaz, jeotermal ve güneş enerjisi bulunur. HES odaklı projeler bir an önce terk edilmelidir. Ordu olarak çok şanslıyız ki konuyu bilen işin uzmanı olan Ülkemizde enerji bakanlığı yapmış ve ülkemize kazanımları olan bir belediye başkanımız sayın Dr.M.Hilmi Güler başkanımız var. Sayın başkanımızın teknoloji ve yenilebilir enerji v.b. diğer konularda Ordumuza katkıları olacağından şüphemiz yoktur. Her alanda olduğu üzere yenilenebilir enerjiler üzerinde araştırmalar yapılıp teknolojik gelişmelerin sağlanacağından Ordumuzun her bakımdan yaşanabilir bir kent olacağına inanıyoruz. Sayın büyükşehir belediye başkanımızı tüm kamuoyu huzurunda tebrik ve takdir ediyorum.

Doğu Karadeniz’in derelerine yapılması planlanan HES lere ve Doğa’ya karşı çevreci kuruluşların mücadelesini destekliyorum.  “Ülkemizi yönetenler, yerel yönetimler, ülkemizde doğa yıkımlarına yönelik olan bu hoyratça tutuma ‘dur’ demeli. Doğal alanları yıkıma götüren her türlü uygulama, gelecek kuşakların varoluşunu tehlikeye sokacaktır.

Planlanan bütün HES projelerinin hayata geçmesi demek ülkemizde her damla suyun enerjiye dönüşmesi demektir. Oysa su, insan hayatı için bir gereksinim, olmazsa olmaz doğal bir haktır. Ve son günlerde yine gündemde olan Fatsa ilçemizde siyanür ile altın işletmeciliği, geleceğimiz için çok çok tehlikeli…  Bakınız; elimizdeki nimetlerin kıymetini bilelim. Bugün Dünyadan başka gezegenlerde hayat varmı yaşam varmı diyerek büyük paralar harcanarak araştırmalar yapıyoruz ancak bu Dünyadaki yaşamı, doğal dengeyi bozarak yaşamı yok ediyoruz. Bu inanılacak bir şey değildir.

Ülkemizdeki su kaynakları yönetiminin suyu, içme ve kullanma gibi temel insani ihtiyaçları karşılamada ve elektrik üretiminde kullanırken, aynı zamanda, ekosistem hizmetlerinin devamını, tatlı su türleri ve habitatlarının korunmasını da güvence altına alan bir anlayış çerçevesinde yeniden yapılandırması ve uygulaması ile mümkündür.

Türkiye Çöl Olmasın.! Ordumuzun dereleri kurutulmasın.! Doğal su kaynaklarımız, suyun kullanım hakkı halktan doğadan alınmasın.

Türkiye de örnekleri çok olmakla birlikte Sizlere Ordumuzda HES görseli sunuyorum ve kararı sizlere bırakıyorum.” 

 

 

 

Hava durumu
İMSAK-
GÜNEŞ-
ÖĞLE-
İKİNDİ-
AKŞAM-
YATSI-