Almanya’da pandemi (salgın) koşullarına rağmen kendi yaşadığı kasabada Dünya Komşuluk Günü‘nün kutlanmasını sağlayan Ordulu Türkçe ve Türk Kültürü Öğretmeni Mehmet Şaşmaz, belediye başkanıyla birlikte komşularına memleketi Ordu‘dan getirttiği armağanları dağıttı.

EV ALMA KOMŞU AL!

Korona virüs salgını nedeniyle alınan önlemler, Almanya‘nın Hessen eyaletine bağlı Lahn Dill Bölgesi kasabalarından Ehringshausen‘da Dünya Komşuluk Günü“nün yaşanmasına engel olmadı. Uzun yıllardır bu bölgede Türkçe ve Türk Kültürü dersleri öğretmeni olarak görev yapan Mehmet Şaşmaz, Ehringshausen Belediye Başkanı Jürgen Mock‘la birlikte kendi evinin bulunduğu caddedeki komşularına memleketi Ordu‘dan getirttiği hediyeleri dağıtarak, salgın döneminde de komşuluk için birşeyler yapılabileceğini gösterdi.

Şaşmaz ve Mock, içinde pikola fındığı, kırılmış fındık, Türk pidesi ve çaydan oluşan hediyelerin bulunduğu torbaları, komşuların kapılarını çalarak ikram ettiler. Komşularının bu ikramları memnuniyetle kabul ettiklerini kaydeden Mehmet Şaşmaz, hediye torbalarının dağıtımı sırasında başta maske ve mesafe kuralları olmak üzere salgın önlemlerinin gereklerine özen gösterdikleri kaydetti.

KOMŞU BUGÜNLERDE DAHA ÖNEMLİ

Dünyanın bazı ülkelerinde 17 Kasım, bazı ülkelerinde de 3 Temmuz‘da kutlanan komşuluk gününü salgın koşulları nedeniyle gecikmeli olarak olsa bazı komşularıyla birlikte yaşayabilmiş olmaktan sevinç duyduğunu belirten Şaşmaz, “Dünya Komşuluk Günü‘ne bu günlerde daha fazla ihtiyaç duyuyoruz.“ dedi.

Herkesin kendi koşullarının izin verdiği ölçüde bu özel günü yaşayıp, yaşatabileceği belirterek, bundan sonra da bu geleneği devam ettireceğini vurgulayan Şaşmaz, “ Komşuluk Günü gibi etkinliklerin kültürlerarası iletişim ve toplumsal barışın kalıcılığına da katkısı olduğunu belirtti.

‘SOKAK HAYVANLARININ KAÇMADIĞI MAHALLEDE YAŞAYIN…’

Almanya‘da 40 yıldır Türkçe ve Türk Kültürü öğretmeni olarak çalışan Şaşmaz, Komşuluk Günü“nün önemini şöyle açıkladı: “Özellikle üzerinde yaşadığımız ülkedeki, komşuluk ilişkileri ve kültürüyle, atalarımızdan bizlere kalan komşuluk ilişkisi ve kültürü arasında büyük farklar olduğunu düşüncesindeyim. Atalarımız ne güzel söylemişler: ‚Komşu komşusunun külüne muhtaçtır!‘, ‚Ev alma, komşu al!‘ ya da ‚‘komşuda pişer, bize de düşer!‘… Ayrıca Peygamberimiz Hz. Muhammed‘in ‚Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir!‘ öğüdünü de biliyoruz. Bütün bunlar dünya komşuluk gününün ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Ama son yıllarda artık aynı apartmanı paylaşmış olduğumuz komşularımızı tanımaz hale geldik. Asansörde dahi birbirimize selam vermekten uzak durmaktayız. Hayatımızı, anılarımızı, sıkıntılarımızı ve mutluluklarımızı paylaştığımız komşularımızla yan yana evlerde oturmamıza rağmen, bayramlaşma daha yapmamaktayız. ‘İmdat‘ anında akrabalarımızdan daha önce yanımızda olacak olan komşularımızın değerini bilip, bundan uzak duran komşularımızı da kazanmak uğruna gerekli özveriyi gösterip, onları kazanmak, tanışmak, koşullar elverdiğinde bir akşam çayına davet etmek için böyle fırsatları değerlendirmeliyiz. ‘Bir semtin sokak hayvanları sizde kaçmıyorsa orada yaşayın, çünkü komşularınız güzel insanlardır.‘ diyen Almanların büyük şairi Goethe‘nin sözlerine de kulak vererek, bunu Almanya‘da da yaşayabiliriz.“