eskort samsun

ÜNYENETHABER

ULAŞIM, YAYA VE TRAFİK KAZALARI

ULAŞIM, YAYA VE TRAFİK KAZALARI
28 Temmuz 2015 - 1:35

890faf60d0454329ce0db43f60b58586

 

Karmaşık ulaşım ağlarının tanımladığı metropollerin baş aktörleri olan taşıtlar üzerine kurulan ulaşım planlaması beraberinde kaçınılmaz olarak mutsuz bir yayalar toplumunu yaratmaktadır. Korkularımızdan yaya olarak yürümeye hatta nerede yürüyeceğimize acaba nerede nasıl bir tehlike ile karlı karşıya kalacağımız başımıza gelecek kazalardan korkar olduk.

 

Ülkemizin en önemli sorunlarından biri olan trafik kazalarında her yıl binlerce vatandaşımız hayatını yitirmekte, yaralanmakta ya da sakat kalmakta ve milyonlarca lira maddi kayıp meydana gelmektedir. Trafik kazaları, dikkatsizlik, kurallara uymamak ve kişinin kendine aşırı güvenmesinden kaynaklanmaktadır. Ekranlarda film gibi izlediğimiz kaza haberleri, aslında tedbir almadığımız sürece, hepimizin başına gelebilecek olaylardır.

 

Trafik denilince nedense akla ilk önce araçlar gelmektedir. Fakat trafik yayaların, hayvanların ve araçların karayolu üzerindeki hal ve hareketleri olarak tanımlanmıştır.

 

Trafik ve yaya konularında belediyelerimiz çok daha fazla duyarlı olmalıdır. Ünye Kent Konseyi, tüm Sivil Toplum Kuruluşları, Mimar, mühendisler ve dışındaki teknik elemanlar, şehir plancıları, esnafımız, sürücüler ve yayalar, halkımız hep birlikte hepimizi yakından ilgilendiren trafik ve yaya düzenlemelerinde başka acılar yaşamamak için talihsiz trafik kazaları katliamlarına son noktayı koyalım. Ulaşımda taşıttan ziyade insan olmayı, yaya olduğumuzu unutmayalım. Belki bugün değil ama yarın bize, bizim çocuklarımızın da bir trafik kazası sonucu acı yaşayabiliriz.

 

Yönetenlere düşen görev, geçmiş yönetimleri şikayet değil, yaşadığımız bugün ve yarın için toplumun memnuniyetsizliklerine sebep olacak şartların oluşmasına engel olmak, çözüm olmaktır. Ordu Büyükşehir belediye başkanımıza, özellikle Ünye belediye başkanımıza yapacakları proje ve çalışmalar için şimdiden teşekkür ediyoruz.

 

Son yıllarda ülkemizde ve ilçemizde her gün yenilenen ve sayıları artan otoyollarla beraber, trafiğe çıkan araç sayısının artması ve özellikle şehirlerarası ana yolların merkezi yerlerin ortasında kalması, Şehir yaşamındaki hareketlilik – alışıldık ifadeyle trafik – modernleşmenin en önemli karakteristiği. Günlük yaşantıdaki sürekli yer değiştirme zorunluluğundan dolayı yaya geçitlerine olan ihtiyaç artmıştır. İlçemizdeki hızlı bir şekilde gelişimine ve değişimine paralel olarak artan nüfus ve buna bağlı olarak sayısı her geçen gün katlanarak yükselen sürücü ve araç sayısı trafikte bulunan diğer sürücü, yolcu ve yayaların tehlike riskini artırmıştır.

 

Özellikle İlçemizde yaz mevsiminde, sosyal kültürel, spor, düğün v.b. etkinliklerin yapıldığı sezonlarda her yıl yüzlerce vatandaşımız yolda karşıdan karşıya geçerken hayatını kaybetmektedir. Bu sorunun çözümü adına en iyi alternatif ise yaya geçitlerinin yapılmasıdır. Her yıl acı haberlerle karşılaşıyoruz. Halen şehrimizde insan sirkülasyonun ve trafiğin yoğun olduğu karşıdan karşıya geçmekte olduğumuz sahil bandında yeterli sayıda bir üst geçit ve ya güvenli yaya geçidi yok. Özellikle yaz döneminde geleceğimizin teminatı olan çocuklarımız ve gençlerimizin karşıdan karşıya geçişlerinde en güvenli geçiş yerleri olan alt veya üst geçitleri eğer bu geçitler yoksa yapılmamışsa mevcut trafik ışıkları, ışıklı kavşaklar ile yaya geçitlerini kullanmaları sağlanmalı zorunlu hale getirilmelidir ki kimsenin canı yanmasın, gözyaşları akmasın.

 

Bakınız değerli kamuoyu; İnsan hakları evrensel bildirgesi var,  Yaya Hakları İçin de Avrupa Kentsel Şartlar Bildirgesi var. Dört temel unsuru var: Kent sokakları yayalarındır; Kentler, sosyal arenalardır ve bu arenalar yayalar tarafından kullanılır, Araçlı yolculuklar en aza indirgenerek toplu taşım kullanılmalardır ve yaya hakları savunulmalıdır.

 

Trafik lambalarına rağmen trafik kurallarına uymayan sürücülerin yaya geçitlerinde yaptıkları ölümlü kazalar, ilçemizde üst geçitlerin yapılmasının düşünülmesi gerekmektedir. Yerel yönetimlerin bu konuya acilen çözüm bulmaları gerekmektedir. Geçmişe baktığımızda trafiğin yoğun ve karmakarışık olduğu şehirlere bakıldığında görülecektir ki yapılan üst geçitler ile trafik kazaları biraz olsun azalmıştır.

 

 

 

Yaya haklarının temeli, yayanın yürüdüğü yolun güvenli ve emniyetli olmasıdır. Hem kazalara karşı korumalı olmalı, hem de soygun, saldırı gibi durumlara karşı da korumalı olmalı. Mesela yürürken, kaldırıma park etmiş arabayla yolu kesilmemeli. Kaldırım en az 130 santim genişliğinde olmalı. Bir insanın omuz hizası 60 santim. İki insanın birbirlerini rahatsız etmeden, birbirine değemeden yan yana geçebileceği alan da en az 130 santim. Araç trafiği düzenlenirken, şeritlerin belli bir genişliği var, çünkü arabaların boyutları belli ama kaldırım planlanırken bu yapılmıyor. Ama biz yaya olduğumuzu, yaya olarak yürümenin zor olduğunu ancak arabadan inince fark ediyoruz. Ya da kriz anlarında, ciddi bir sis olduğunda, kar yağdığında, fırtına v.b. nedeniyle yolların kapandığı ulaşımın aksadığı tıkandığında, başımıza bir kaza geldiğinde, kendimiz yaşadığımızda. Maalesef bu gibi durumlarda hatırladığımız bir şey yaya hakkı.

 

İşte bir kenti yayayı merkeze alarak planlarsanız bu tip sorunlarla karşılaşmazsınız. Bir kenti çocuklar ve engelliler için planlarsanız, yayalar için de gerçekten cennet olur.

 

Ülkemizde insan hayatı değersiz olduğundan olacak ki yaya üzerine yeni yeni sayımlar yapılmaya başlandı. Yayalar yeni yeni fark ediliyor. Trafik ışıkları mesela… Kaç arabayı ne kadar bekleteceğinizi ve bunun etkilerini hesaplıyorsunuz ama kaç kişinin oradan geçeceğini göz ardı ediyorsunuz. Planlamanın merkezinde araç var yani, yaya değil.

 

Ulaşımda öncelik insan olmalıdır.  İnsanı merkez alan bir planlamayla şehrimizin geleceği şimdiden düşünülmeli yeni yerleşim alanlarında yaya haklarına saygılı alanlar oluşturulmalıdır. Trafik kültürümüzün toplumsal boyutu eksik, Oysa kapımızın önü kamusal alan oraya park edecek araç bizi ilgilendirilmeli.

 

Artık ilçemizde Üst geçidin yapılmama ya da yapılma nedenini konuşmak gerek. Toplu taşım sistemini bir parçası olarak yapılıyor. Siz toplu taşımı yaya için yapıyorsunuz, araç için değil. O yüzden de yayayı toplu taşım durağına, AVM lere, Kamu Hizmet Binalarına güvenli götürmek zorundasınız. Eğer siz bir karayolunda yaya götürüyorsanız, projenin bütününde bir hata yapmışsınız demektir. Yayanın oraya çıkıp inmesinden de öte, bir toplu taşım sistemine entegre edecek biçimde güvenli aksınız olmazsa, toplu taşımı verimli çalıştırmıyorsunuz demektir. Yayının erişemediği toplu taşım da kente hizmet vermiyor demektir.

 

Sağlıklı yaşama potansiyelini artırabilmek için yayaya önem vermek gerekiyor. Trafik ışıkları olmamalı mesela. Yüz yüze göz göze süren ilişkiler olmalı. Yaya ile sürücü göz göze gelebilecek şekilde harekete etmeli. Sinop’ta trafik ışığı yok mesela. Sinop’ta trafik ışığı olmamasına özeniyoruz. Sürücüler ve yayalar birbirine saygılı. Araçlı trafikte de insanlar birbirlerine yaya gibi davranıyor. Hız 40’ın üzerine çıkmıyor. Dünyanın dikkate aldığı kıstaslar da bunlar zaten. Şoförle göz göze gelip trafik ışığının olmadığı yerlerde sağladığımız çözümler. Dünya bunu model olarak karşımıza çıkartıyor.

 

Ulaşımı ben mi çözeceğim, diyecek kadar mütevazı olmamalıyız. Herkes önce yaya sonra şoför olduğunu anlamalı. Herkes üzerine düşüne yapmalı. Herkesin ben de bir şey yapabilirim demesi gerek. Kapısının önündeki kaldırımın işgal edilmemesi gerek örneğin. Buna ortak çözüm geliştirmekle başlayabilir. Ayaklarımız yokmuş gibi davranmaktan vazgeçebiliriz. Batı ülkelerinde park hakkı diye bir kavram gelişiyor. Toplu taşıma gelince aracını bırak, park et, metroya bin git, hakkı bu. Bunların olabilmesi içinse yan yana geleceğiz. Her şeyi belediye yapsın diye beklememeliyiz. Kentte yaşayanlar olarak mahalleli olarak çözmeliyiz. Eskiden mahalleli kendi sorunlarını ortak çözebiliyordu. Çünkü mekânı sokaktı. Mekân sokak değil ev olduktan sonra yaya hakları savunuculuğu da gelişir. Doğduğumuz, aynı havayı teneffüs ettiğimiz, havasından suyundan faydalandığımız kentimize ve birlikte yaşadığımız topluma insanlara, birbirimize sahip çıkalım.

 

Artık, trafikte hata yapmamayı başkasının yapmış olduğu hatayı ölümle cezalandırmamamız gerektiğini öğrenmeli ve öğretmeliyiz. Çünkü eğitim sadece öğrenmek değil, öğrendiğini uygulayabilmek, davranış haline getirebilme yeteneğidir. Ünye Fen Adamları Derneği olarak kazasız belasız, sağlıklı sevdiklerimizden değerlerimizden ayrılmadan, barış ve kardeşce yaşamak dileklerimizle sevgi ve saygılarımızı sunuyoruz.

 

 

Musa KIRANLI

Türkiye Teknikerler Birliği Ordu İl Temsilcisi

Ünye Fen Adamları Derneği Başkanı

Hava durumu
İMSAK-
GÜNEŞ-
ÖĞLE-
İKİNDİ-
AKŞAM-
YATSI-