eskort samsun

ÜNYENETHABER

Teröre Hep Beraber Karşı Durulmalı

Teröre  Hep Beraber Karşı Durulmalı
17 Kasım 2015 - 1:55

1154255_620x410TRT Haber’de gündeme ilişkin soruları yanıtlayan Kurtulmuş, gelinen noktada Suriye’deki savaşı dünyanın hiçbir devletinin, hiçbir ordusunun tek başına kazanamayacağını belirtti. Dolayısıyla bunu artık barışa yaklaşıldığı bir noktanın işareti olarak gördüğünü aktaran Kurtulmuş, “Bunun yolu da açıktır, Suriye’de demokrasiyi destekleyecek samimi adımların atılmasıdır. Bunun için Esed’siz bir Suriye kaçınılmazdır” dedi.

Suriye halkının tüm farklı kesimlerinin katıldığı, herkesin karar verme sürecinin içinde olduğu, hiçbir toplumsal kesimin ötekileştirilmediği yeni Suriye’nin inşa sürecinin başlamak mecburiyetinde olduğunu söyleyen Kurtulmuş, görüşmeler devam ettikçe farklı noktaların yakınlaşacağını ümit ettiğini bildirdi. Rusya’nın, Esed rejimini destekleme noktasından artık uzaklaşmaya başladığının görüldüğünü ifade eden Kurtulmuş, İran’ın da aynı noktaya gelmesini temenni etti.

Kurtulmuş, “Ben düne göre olumlu bir noktada olduğumuzu görüyorum” dedi.

“DENEYİMLERİMİZİ PAYLAŞMAYA HAZIRIZ”

Fransa’daki saldırılar hatırlatılarak, mülteci sorununa ilişkin değerlendirmesi sorulan Kurtulmuş, Türkiye’nin 2 milyon 200 bin kişiyi topraklarına aldığını, yaklaşık 8 milyar dolar harcadığını hatırlattı ve bunun çok kuvvetli siyasi irade gerektirdiğini anlattı.

Türkiye’nin bu zor süreci, millet ve hükümet olarak el ele, gönül gönüle bugünlere kadar getirdiğini aktaran Kurtulmuş, şöyle devam etti:

“Ama maalesef Avrupa için böyle bir şey çok mevzu bahis değil. Geleneksel olarak öteki olan bir inanç var. Bir cadı ideolojisi, öteki var. Hep düşman var, hep karşıt olunan bir şey var. Öylece kendisini ayakta tutabilen bir düşünce geçmişine sahip. Bunun için ikide bir Avrupa’da hazmetme kapasitesi gündeme geliyor. Bir taraftan Batıda vicdan sahibi çok sayıda insan, diğer taraftan da gerçekten ırkçı, faşist, yabancıyı öteki olarak gören, kendi topraklarında var olan azınlığı istemeyen insanlar var. Buradaki siyasilere çok büyük sorumluluk düşüyor. Halkların hazmetme kapasitesi düşük olan ülkelerde, Bu anlamda siyasi iradenin çok kuvvetli olması lazım. Biz Türkiye olarak tüm tecrübelerimizi bu ülkelerin siyasetçileriyle, sivil toplum kuruluşlarıyla ve mültecilerle ilgili uluslararası kuruluşlarla paylaşmaya hazırız. Burada siyasi iradenin mültecilere karşı gelişecek olan bu olumsuz dalgayı kırabilmesi için tüm ülkelerin kendi içinde çok kuvvetli bir siyasi irade ortaya koymaları lazım.”

KÜRESEL ADALETSİZLİK

Kurtulmuş, diğer taraftan dünyada büyük küresel adaletsizlik bulunduğuna işaret ederek, “Dünyanın en zengin yüzde 0,73’ü dünyadaki zenginliğin yüzde 45’ine sahip. Bu sürdürülebilir bir durum değildir. Kapılarınızı kapatabilirsiniz, gönlünüzü, zihninizi de kapatabilirsiniz ama ortada pratik bir durum var” diye konuştu.

Göçü önlemenin yolunun daha adil bir dünyanın kurulabilmesinden, küresel adaletsizliği dengeleyecek mekanizmaların oluşturulabilmesinden geçtiğini anlatan Kurtulmuş, şunları söyledi:

“Bunun da yolu var. Türkiye olarak bunun üzerine de çalışıyoruz. İnşallah bunları da uluslararası camiaya teklif edeceğiz. Yani herkes kendi zenginliği ölçüsünde bu küresel adaletsizliğin ortadan kaldırılması için gayret sarf edebilir ve hiç olmazsa yakın dönemde bu sorunların giderilmesi için katkıda bulunabilir. Eğer bunu yapmazlarsa hiç beklemedikleri bir anda bacalarından içeri girer, yine o mülteciler Avrupa’nın, Amerika’nın, Kanada’nın göbeğine giderler. Bu insani bir durumdur, önlenebilir bir durum değildir.”

Seçimin ardından AK Parti’nin sorumluğunun daha da arttığını belirten Kurtulmuş, “Şimdi bunun gereğini yerine getirmemiz gerekiyor. ‘Bunun gereği nedir?’ Öncelikli olarak hiçbir şekilde kibir ve israf görüntüsü içinde olmadan, samimiyetle bu işin esas sahibinin millet olduğu, kararın da sözün de yönetme gücünün de bizatihi millete ait olduğu, bizlerin de millet eliyle bu işi yöneten insanlar olduğumuzu bilmek mecburiyetindeyiz. Tevazu içinde milletin gösterdiği istikamette yolumuza devam etmeliyiz” diye konuştu.

“ÜRETİM DEVRİMİNE İHTİYAÇ VAR”

Sorumluluklarını yerine getirmek için canla başla çalışacaklarını vurgulayan Kurtulmuş, “Peki yapacağımız şey nedir? Birincisi, reform sürecine devam edeceğiz” ifadesini kullandı.

Türkiye’de 2009’a kadar ekonomi alanında reformlar yapıldığını, Avrupa’daki ekonomik daralma ve kriz, arkasından dünya ekonomisinde yaşanan krizlerle birlikte 2009 öncesindeki ekonomik düzenin ortadan kalktığını anlattı. Kurtulmuş, 2009 sonrasında yeni bir düzene geçilmesi gerektiğine dikkati çekerek, şöyle konuştu:

“Şimdi 1 Kasım seçimlerinden sonra bu döneme geçiyoruz. Ben buna net anlaşılsın diye ‘üretim devrimi’ diyorum. Türkiye’de bundan sonra bir üretim devrimine ihtiyaç var. Katma değeri yüksek ürünlerin üretilmesi, ürün ve hizmetlerimizle küresel ölçekte rekabet edebilecek bir Türkiye ekonomisi performansına ulaşma mecburiyetimiz var. Aynı şekilde gençlere, esnafa, çiftçiye, emeklilere bir takım vaatlerimiz oldu. Bu vaatleri gerçekleştirerek orta direği güçlendirme mecburiyetimiz var. Orta direği güçlü olmayan ekonomi aslında güçlü bir ekonomi değildir. Ayrıca toplumun alt gelir gruplarıyla ilgili de sosyal yardımları çok iyi düzenlenmiş sosyal politika tedbirleri haline dönüştüreceğiz. Dolayısıyla birinci reform alanımız üretim devrimi dediğimiz alandır. Bunları hızlı bir şekilde yerine getirmek mecburiyetindeyiz.

İkinci alan ise hukuki ve siyasi reform sürecidir. Buna da tam demokrasi devrimi diyebiliriz. Türkiye tam demokrasi devrimine ulaşmak mecburiyetindedir, bunu gerçekleştirmek durumundadır. Türkiye’nin yeni bir anayasaya ihtiyacı var. Sivil, demokratik, katılımcı, toplumun tüm kesimlerinin hepsinin işin içinde, müzakere sürecinde de bulunduğu, oldu bitti değil, yani ‘Bu AK Parti’nin anayasasıdır. Buyurun bu anayasayı Türkiye’ye teklif ediyoruz’ değil. Tabii ki bizim hazırlıklarımız var ama bu hazırlıklarımızı herkesle tartışarak Türkiye’nin bir anayasa yapmaya ihtiyacı var. Bu milletin bir anayasa yapmaya ihtiyacı var.”

Siyasi Partiler Yasası’nın, Seçim Yasası’nın, Meclis İçtüzüğü’nün, 12 Eylül’den kalan tüm antidemokratik yasaların, mevzuatın temizlenmesi gerektiğini belirten Kurtulmuş, millete verdiklerin sözlerden birinin bu olduğunu söyledi.

“HEM TERÖRLE MÜCADELE HEM DEMOKRATİKLEŞME…”

Kurtulmuş, Türkiye’deki farklı toplumsal kesimlerin her birinin kendisini eşit ve özgür hissettikleri bir Türkiye istediklerini belirterek, “Hiç kimse devletin karşısında, hükümetin karşısında kendini ötekileştirilmiş hissetmemeli. Mezhebi, meşrebi, dini, diyaneti, yaşam tarzı, ana dili vs. hangi farkı olursa olsun, bu farklılıkların hiçbirisinin eski Türkiye’de olduğu gibi insanlar için bir ötekileştirme vesilesi olmadığı bir Türkiye kurmak zorundayız. Bütün farklı kesimlerin beklentilerini karşılayacak adımları atacağız ve herkesin bu anlamda özgür, eşit, birinci sınıf yurttaş olduğu Türkiye’yi kuracağız” diye konuştu.

Türkiye’nin belki en zor, ama en hayati meselesinin milli birlik ve kardeşlik projesinin tamamlanması olduğunu ifade eden Kurtulmuş, çatışmaya müsait bir ortamın durması halinde, bunun birilerince kullanılabileceğini anlattı. Kurtulmuş, “7 Haziran’dan sonra bunu birilerinin kullandığını” söyleyerek, şunları kaydetti:

“Bu örgütün hiçbir şekilde silah kullanamayacak hale getirilmesi boynumuzun borcudur. Yani terör, elindeki silahı ya teslim edecek, gömecek, üstünü betonlayacak, eğer bunu yapmıyorsa terör örgütleri artık silah kullanamaz hale getirilecek ama bunu yaparken de ülkemizin değerli, namuslu, vatansever Kürt insanlarına karşı, onların haklarını, hukuklarını koruyacak, özgürlüklerini geliştirecek her türlü adımı atacağız. Bu sorunu çözerken hem terörle mücadeleyi hem demokratikleşmeyi eş zamanlı olarak sürdüreceğiz.”

“PLAY-OFF’A KALDIK AMA HENÜZ SÜPER LİG’E ÇIKAMADIK”

Kurtulmuş, makro dengeleri hiç bozmadan, mali disiplinden taviz vermeden, Türkiye’nin üretim gücünü artıracak modele geçmesinin elzem olduğunu belirtti. Türkiye için orta gelir tuzağından daha tehlikeli olanın, orta teknoloji tuzağı olduğunu ifade eden Kurtulmuş, buna ilişkin “Birinci Ligde play-off’a kaldık ama henüz Süper Lig’e çıkamadık” örneğini verdi.

Türkiye’nin G20 ülkeleri arasında bulunmasının sevindirici olduğunu ancak 2023’te dünyanın ilk 10 ekonomisinden biri olmayı hedeflediğini kaydeden Kurtulmuş, “Dünyanın ilk 10 ekonomisinden biri olacaksak, önce orta teknoloji tuzağından bir an evvel kurtulmamız gerekiyor. Bu da bir üretim seferberliğini gerektiriyor” dedi.

Kurtulmuş, Türkiye’nin küresel piyasalarda rekabet edebilmesi, en büyük 10 ekonomi arasına girmesi için çok hızlı büyümeye ihtiyacı olacağını ifade ederek, bunu gerçekleştirirken ülkenin ekonomik dengelerini bozmamaya, aynı zamanda hızlı büyümeyi sağlayacak en önemli unsurlardan yüksek teknoloji üretimine ve bunu teşvik etmeye ihtiyacı olduğunu vurguladı.

“Mesele bu kadar açıktır” diyen Kurtulmuş, “Dolayısıyla bazılarının, belki kendi bulundurdukları yerlerden bakışlarını kuvvetlendirmek için ‘finans piyasalarını önemseyenler’, ‘üretim piyasalarını önemseyenler’ diye ikiye ayırarak, çok sığ, anlamsız, banal bir tartışmanın içinde olmalarını anlayamıyorum” diye konuştu.

Kurtulmuş, 7 Haziran seçimleri öncesinde açıklanan 25 dönüşüm paketinin hızlıca hayata geçirilmesi gerektiğini anlattı.

Türkiye’nin üretim seferberliği ruhuyla bu süreci iyi değerlendirmesi gerektiğini dile getiren Kurtulmuş, “Aksi takdirde, Allah muhafaza, şu anda 10 bin dolar olan milli gelirimiz, eğer icabını yerine getiremezsek, bir dahaki sene bu vakitler konuştuğumuzda belki 9 bin dolarlara inecektir. Bunu önlemenin yolu Türkiye’nin üretim gücünü artırmaktır” dedi.

Hava durumu
İMSAK-
GÜNEŞ-
ÖĞLE-
İKİNDİ-
AKŞAM-
YATSI-