eskort samsun

ÜNYENETHABER

İŞÇİ SENDİKALARI KURULUŞ YILDÖNÜMÜ

İŞÇİ SENDİKALARI KURULUŞ YILDÖNÜMÜ
21 Şubat 2018 - 0:01

a31

20 Şubat 1947 İşçi Sendikalarının kuruluş yıldönümü dolayısıyla başta çalışan tekniker meslektaşlarımız ile üretmek için çalışan sahada yerlerini almak için mücadele eden tekniker arkadaşlarımız olmak üzere;  tüm İşçilerin, emekçilerin, gençlerin, kadınların, ezilmişlerin, yoksulların, ötekileştirilenlerin, dışlananların, emekleri ya da kimlikleri yok sayılanların, insanca yaşayacağı, eşitliğin, barışın, kardeşliğin ve adaletin egemen olduğu, demokratik, özgür ve bağımsız, Tek Bayrak, Tek Millet, Tek Vatan dediğimiz bir ülkeye olan inancımızla, sevgi ve saygılarımı sunarım.

Sendika, işçilerin hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek maksadıyla bir araya gelerek oluşturdukları örgütlenme olup hem çalışanları işveren ve devlet ile olan ilişkilerde temsil eden güçlü bir güç olmaları, hem de demokratik işleyiş yöntemleri ile çalışıyor olmaları bakımından bir ülkedeki demokrasinin koruyucusu olarak bilinmektedirler.

Sendikalar işçilerin sadece ekonomik haklarının savunusunu verdiği kurumlar değildir.  Sendikalar ve Meslek odaları muhalefet olma görüntüsünden mümkün derece kaçınmalı, insan haklarından yana tavır almalı ve sosyal devletin geliştirilmesine katkıda bulunacak faaliyetlerde bulunmalıdır.

Çalışanları, hem işveren hem de devlete karşı temsil eden böylesine güçlü bir mekanizma olmasaydı eğer, toplum daha az çoğulcu olurdu ve hatta toplumsal çıkarların pek çoğu kamu tartışmalarında dikkate de alınmazdı.

Sivil toplum kuruluşları demokrasilerin en vazgeçilmez kurumlarından olup bu sivil toplum kuruluşlarının en önemlileri de hiç şüphesiz sendikalarımızdır. Meslek Odalarımızdır.

Bir sivil toplum kuruluşu olan sendikaların temel amacı üyelerinin hak çıkarlarını korumak olsa da; tek ve en önemli amaçları bu değildir. Günümüzde hükümetlere, devletlere, çeşitli ulusal ve uluslararası organizasyonlara, kurum ve kuruluşlara baskı yapabilecek kuvvetlerden en önemlilerinden birisi, bekli de en önemlisi sivil toplum kuruluşlarıdır.

Türkiye’de sivil toplum örgütleri, kuruluşu ve yapısı itibariyle sivil toplum nosyonuna uymamakta, dolayısıyla demokratik ülkelerdeki örneklerine rastladığımız sivil toplum örgütleriyle tezatlık söz konusudur.

Ülkemizde çoğu siyasi parti de parti içi demokraside olduğu gibi pek çok ülkede sendika-içi demokrasiden zamanla uzaklaşıldığı, aynı şahısların sürekli aynı sendikalarda yönetici kadrolarını işgal ettiği, bu yöneticilerin çeşitli suistimal ve kanunsuz fiillere başvurdukları bilinen ve sıkça işitilen bir gerçektir.

Özellikle 1980 sonrasında uygulanan ekonomik politikalar sonucu Ülkemizin karşı karşıya kaldığı krizlerin toplumsal ve ekonomik alanda yarattığı eşitsizlik ve belirsizlikler, toplumda var olan kaderci, kuşkucu ve içe dönük birey anlayışını güçlendirmekte ve bireylerin topluma yabancılaşmasını artırmış 1990’lardan sonra görülen krizlerin yarattığı yoksullaşma ve devletin bu topluluklara enformel kanallarla kaynak aktarma konusunda zayıflaması, bu toplulukların kendi içinde geliştirmiş oldukları dayanışma ilişkilerinin aşınmasına neden olmuş bu süreçte söz konusu toplulukların bazılarının dini cemaatler biçiminde içe kapandıkları gözlemlenmiştir. Bu yolla içe kapanan yerel topluluklar arasında, devletin sağlamakta zorlandığı hizmetlerin sunulmasında dini vakıf ve cemaatler aktif hale gelmiştir.

Tüm bu katı ve bağnaz tutumlara rağmen, mevcut dar sınırlar içerisinde oluşturulacak sivil toplum örgütleriyle yine de birtakım mesafeler alınabilmektedir. Büyük zorluklarla yürütülen bu mücadeleler sonucunda, ulusal ve uluslararası düzeyde kamuoyu oluşturulması, insanımızın bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi mümkün olabilmektedir.

Türkiye Teknikerler Birliği olarak Ordu İl Temsilciliği olarak da kendi mesleki dertlerimizden daha çok toplumun, yaşadığımız şehrin, memleketin ve toplumun dertlerini dert kabul ederek çalışmalarımızı sürdürmekteyiz. Çünkü bizler farklı branşlarda teknik eğitim almış olan insan yaşamının olduğu her yerdeyiz.

Günümüzün çağdaş toplum yaşamında insanlar kendilerini ancak gruplar ve örgütler aracılığı ile gerçekleştirebilmekte, seslerini duyurabilmekte ve hatta siyasi iktidarı da kendi çıkarları doğrultusunda etkileyebilmektedir. Bu anlamda sendikalar mesleki odalar büyük önem arz etmektedir. İşçilerle toplumun farklı kesimleri arasında ve siyasi iktidarı etkilemede bir köprü vazifesi görmektedir.

Ancak her nedense bu tür örgütlenmelere toplum da yeterince sahip çıkmamakta, üye olmamakta ve çalışmalarına katılmamaktadır. Üye olanlar da tam sahiplenmemekte, aidatlarını bile zamanında ödememekte, birçoğu iki yılda bir yapılan genel kurul toplantılarına dahi katılmamaktadır.

Genel kurul toplantılarına katılan üyelerin büyük çoğunluğu bir kültürel etkinliği izleme tavrı içerisinde genel kurula katılmaktadır.

Genel toplumdan bu anlamda daha bilinçli olduğu düşünülen üye tabanının bu ilgisizliği ve duyarsızlığı, örgüt yönetim kadrolarının hem heyecanını, motivasyonunu azaltmakta, hem de örgüt içerisinde yönetim ya da lider sultası oluşmasına neden olmaktadır.

Çağdaş toplumlar, artık birbirinden kopuk bireylerden çok, örgütlü insan topluluklarından oluşmaktadır. Bu örgütlü toplumsallaşma, kolektif özgürlükleri on plana çıkarmaktadır. Bir grup içinde yer almayan birey, kamusal yaşam üzerinde pek etkili olamamaktadır. Bu nedenle birleşme özgürlükleri (dernek, sendika, toplantı vb) hem çıkarları korumanın, hem de kamusal yaşama katılmanın en etkili araçlarıdır. Ne var ki otoriter devletler, örgütlenme özgürlüğünü de güçleri yettiğince kısıtlamaktadırlar.

Bugün; 2 yıl üniversite teknik eğitimi alan, sınava girerken ve eğitim alırken üniversiteli kabul edilen ancak mezuniyeti sonrasında lise mezunu hatta  kısa süreli meslek kursları ile aynı kefeye konan hatta teknik adam tanımı dışında bırakılan yetki ve ünvanı olmayan 2 milyon Tekniker meslektaşlarımızın Mesleki Birliği Temsili Odası yoktur. Bu Anayasamıza ve hukuk devletine, insan haklarına aykırıdır.

Amerika’yı, Dünyayı yeniden keşfetmeye gerek yok, Yeniden Türkiye’yi kurmaya da gerek yok Yapmamız gereken Tüm Dünya ülkeleri tarafından merakla izlenilen Eğitimli nitelikli genç nüfusuyla gıpta ile bakılan, örnek alınan ülkemizin kuruluşuna ve cumhuriyetin temel ilkelerine, kendi öz kaynaklarımıza, tarihimize, örf ve adetlerimize sahip çıkmamız yeterli olacaktır.

Türkiye’de bütün vatandaşlar, dünyanın gelişmiş ülkelerinde yaşayan insanların sahip olduğu hak ve özgürlüklere sahip olmalıdır.

Türkiye’nin hali ortada… Hepimiz de biliyoruz ki her şey güllük gülistanlık değil. Eğitim olsun, adalet olsun, sağlık olsun, güvenlik olsun, Türkiye’nin tüm temel sistemleri bir düzene oturtulmamış süreklilik olmayıp bir değişkenlik halinde belirsiz durumdadır. Ekonomik sorunlar, işsizlik,  yoksulluk, yolsuzluk, şiddet, uyuşturucu, gelir dağılımındaki sorunlar daha çok sorunlar “yok” sayıldığı dönemde sanki yüzde yüz doğru ve ideal bir süreç yaşanıyormuşuz gibi adeta “pembe film” seyrettirilmeye, gerçek olmayan istatistik ve rakamlarla vatandaşlarımız uyutulmaya çalışılıyor.

Ülkemizde dün olduğu gibi bugün de insan hakları, demokrasi, temel haklar ve hukuk, işçi hak ve özgürlükleri benzer bağlamlarda olumsuz bir tablo ile karşı karşıyayız.

Bakınız Bugün; işçilerin emekçilerin çoğunluğunun sendikal faaliyetlerden uzaklaştırıldığı, ikramiye, fazla mesai ücreti alamadıkları, net asgari ücret dışında ellerine bir para geçmediği sanayinin üretimin gelişmişliğin etkin faktörleri olan tekniker meslektaşlarımız, kısacası tüm işçilerimiz emekçilerimiz sadece insanca geçinecek bir ücret istemektedirler. Ama ne yazık ki bugün işçi, çalışan meslektaşlarımız istihdam olmamasından dolayı dahası bugün iş kanunlarına göre asgari ücretten çalışıyor gibi ssk primleri ödenen işçiler emekçiler işten atılma korkusu ile zor çalışma koşullarına ve düşük ücrete razı olmuşlardır.

EN UZUN ÇALIŞMA ve UCUZ İNSAN GÜCÜ TÜRKİYE’DE, YASALARA UYULSA İSTİHDAM ARTAR, ÜRETİM YÜKSELİR ve HERKES KAZANIR. Türkiye’nin yüksek eğitim potansiyeli harekete geçirildiğinde Türkiye bulunduğu yerden daha yukarıya çıkacaktır.

 

Anayasaya göre Türkiye Cumhuriyeti Devleti, demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir. Ancak demokratik nitelemesine karşın, halkın yönetime katılma hakkını yeterince kullanamadığı görülmektedir. Siyasal Partiler Yasası ve Seçim Yasaları üzerinde oynadıkları oyunlarla, halk iradesi barajlarda boğulmakta ve TBMM’ne yansıtılamamaktadır. Halka değil, siyasal parti liderlerine dayanan milletvekilleri, özgür iradeleriyle hareket edememektedirler. Çünkü demokratik mekanizmalar, siyasal partilerin iç bünyelerinde de işlememektedir. Böyle bir yapısal sorun içerisindeki partilerin lider kadroları, hükümet koltuklarına oturdukları zaman da, kendi politikalarını değil, yönetmeleri gereken bürokrasinin belirlediği politikaları uygulamak zorunda kalmaktadırlar. Bu yüzden ülkemizde hükümet politikalarından söz edilememektedir.

Nitekim hükümet olmakla iktidar olmanın Türkiye’de farklı şeyler oldukları, son yıllarda daha açıkça görülmüştür ki parlementer sistemden başkanlık sistemine geçilmek istenilmektedir.

Çok önemli süreçten geçmekte olduğumuz bu günlerde çeşitli söylem eylem ve provakasyonlarla, tartışma ve kargaşa ile gündem dışına çıkılmaktansa Türkiye’nin sorunsuz büyüme kapasitesinin yeniden yükseltilmesi için komşularımızın huzuru ve sınır güvenliğimiz için toplum olarak birlik ve beraberlik içerisinde olmamız şart. Çünkü hepimiz aynı gemideyiz.

Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş temel ve ilkeleri ile halkımızın birlik ve beraberliği her türlü oyunu bozacak, gerek içerde gerekse dışarda olumsuzluklardan beklentileri olanlar yanılacak, Dünya yine Türkiye Cumhuriyetini model olarak dikkate alacaktır.

Ekonomik sorunlar, işsizlik,  yoksulluk, yolsuzluk, şiddet, uyuşturucu, gelir dağılımındaki sorunlar ve daha çok sorunlar gibi teknikerlerin sorunlarının da konuşulmadığı,  sorunsuz, kavga kargaşa içinde tartışan değil dünya ile yarışan bir ülkede yaşamak dileğiyle Tüm Meslek Yüksek Okulu Mezunları Tekniker ve teknisyen arkadaşlarımızın anayasanın 135 maddesi gereğince mesleki odasının kurulması ve tüm yasal haklarının verilerek sahadaki yerlerini almaları umuduyla sesimizi duyan herkese sevgi ve saygılarımızı sunuyorum.

Musa KIRANLI                                                                                                                                 

Türkiye Teknikerler Birliği Ordu İl Temsilcisi

 grgrgrgrg

 

 

 

 

 

 

 

 

Hava durumu
İMSAK-
GÜNEŞ-
ÖĞLE-
İKİNDİ-
AKŞAM-
YATSI-